Özel Öğrenme Güçlüğü
Özel öğrenme güçlüğü, genetik faktörlerin etkili olduğu nörolojik temelli gelişimsel bir rahatsızlık / bozukluktur. Yaşam boyu devam eden özel öğrenme güçlüğünün, okuma ve yazma güçlüğü, dikkat konsantrasyon güçlüğü, derslere adapte olmada zorlanma, matematiksel kavramları öğrenmede zorlanma, zaman kavramını anlamama gibi belirtileri bulunmaktadır. Özel öğrenme güçlüğünü, sadece akademik boyutuyla düşünüp akademik hayatta yaşanacak zorluklar veya akademik başarısızlık şeklinde değerlendirmemek gerekir. Yaşam boyu devam eden öğrenme süreci, duygusal ve kişisel gelişmeyi de etkileyen; toplumsal ve duygusal yaşamı kapsayan çok yönlü bir süreçtir. Bu nedenle özgül öğrenme güçlüğü, bireylerin tüm yaşamını etkileyen nörolojik bir rahatsızlıktır. Tüm rahatsızlıklarda olduğu gibi özel öğrenme güçlüğünde de erken tanı, erken müdahale şansını artıracağı için önemlidir.
Erken tanı erken müdahale şansını artırmakta, erken müdahalenin ise özgül öğrenme güçlüğü bozukluğuna sahip bireylerin sosyal, psikolojik, akademik alanlarda yaşayacakları problemleri minimize edeceği düşünülmektedir. Ancak özgül öğrenme güçlüğü belirtilerinden de anlaşılacağı üzere sözkonusu bozukluğun çok erken yaşlarda fark edilmesi oldukça zordur. Bu konuda ailelerin ve eğitimcilerin yeterli eğitime ve donanıma sahip olmaması, sözkonusu bozukluğun erken tespit edilmesini zorlaştırmaktadır. Tanıda yaşanan gecikme, özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklara yönelik uygulanacak erken müdahale programlarının da gecikmesine yol açmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2006 tarihli özel Hizmet Yönetmeliğine göre, dili anlama ve kullanma için gerekli olan eğitim süreçlerinin birinde veya bir kaçında yaşanan dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, odaklanamama veya matematiksel işlem yapamama güçlüğü çekenler, özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan özel öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerdir.
Belirtileri göz önünde bulundurularak özel öğrenme güçlüğü 3 başlık altında toplanmıştır. Bunlardan ilki olan okuma bozukluğu (disleksi), yanlış veya eksik okumak, okurken heceleri karıştırma veya bazı kelimeleri atlama, dil bilgisi kurallarını anlamada zorluk gibi belirtilere sahiptir. Yaşam kalitesini etkilemekle birlikte hayatımız üzerinde çok büyük olumsuz etkileri olan bir bozukluk değildir. Disleksi olan çok sayıda oyuncu, sanatçı veya diğer meslek grubunda kişiler bulunmaktadır. İkincisi ise yazma bozukluğudur (disgrafil) ve dislekside yaşanan yanlış ve eksik konuşma veya harf ve heceleri karıştırma durumunun yazarken yaşanmasına, kelime ve harflerin ters ve atlayarak yazılmasına veya noktalama işaretleri ve yazım kurallarını uygulamada yaşanan zorluklara verilen isimdir. Üçüncüsü ise matematik veya hesap yapma bozukluğu (diskalkuli) olup en basit matematiksel becerilerin yapılamamasıdır. Diskalkulinin belirtileri, sayıları tanımada, matematiksel sembolleri anlamada, hesap gerektiren alışverişlerde güçlük yaşama; parmak kullanmadan dört işlemi yapamama, problem çözerken mantıksal silsileyi takip edememe, zaman ve mekanı anlatmada zorluk yaşama şeklinde sıralanabilir.